MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
- Revşan Çiftçi
- 14 Oca 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Haz

MANEVİ TAZMİNAT DAVASI NEDİR?
Hukuka aykırı bir fiille bir kimsenin kişilik haklarına saldırı yapılması sonucunda kişide oluşan elem ve üzüntünün giderilmesi amacıyla manevi tazminat davası açılır. Manevi tazminat davasında davayı açan taraf, maddi olarak kazanç elde etme gibi bir amaç gütmeden yalnızca hukuka aykırı fiilden dolayı kendisinde meydana gelen manevi zararın tazmin edilmesini sağlar.
Borçlar Kanunu m.58’de manevi tazminata ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir;
“MADDE 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.”
Kanunda yer alan düzenlemede göre manevi tazminat davasına konu olabilecek hukuka aykırı fiiller tek tek ele alınmamıştır. Ancak uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan ve manevi tazminat davasının açılmasına sebep olan uyuşmazlıklar bulunmaktadır. Bunları kısaca sıralamak gerekirse;
Haksız fiilden dolayı meydana gelen zararın manevi tazmini
Sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle manevi tazminat
TCK’da yer alan bir suçtan dolayı doğan manevi tazminat
Boşanma, nişan bozma gibi aile hukukundan doğan uyuşmazlıklarda ortaya çıkan manevi tazminat
Trafik kazası nedeniyle meydana gelen zarardan dolayı manevi tazminat davası
İş kazasından nedeniyle doğan zarardan dolayı manevi tazminat davası
Malpraktis (bilgisizlik, tecrübesizlik veya hekim hatası) nedeniyle manevi tazminat.
İdarenin sorumluluğunu doğuran işlemlerde manevi tazminat
TARAFLAR KİMLERDİR?
Manevi tazminat davası, söz konusu davaya ilişkin zararın meydana gelmesine sebep olan kişilere karşı açılır. Bununla birlikte meydana gelen zararın oluşmasına sebebiyet veren kişiyle birlikte sorumlu olan kişilere karşı da açılabilir. Örnek olarak TBK m.66'da yer alan düzenlemeye göre adam çalıştıran kimse, çalışanının kendisine verilen işin yapılması sırasında 3. kişilere zarar vermesi halinde meydana gelen zarardan sorumlu olduğundan adam çalıştırana karşı manevi tazminat davası açılabilecektir.
HANGİ MAHKEMEDE AÇILABİLİR?
Manevi tazminat davalarında genel görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak TTK’da yer alan uyuşmazlıklardan ötürü doğan manevi tazminat davaları Asliye Ticaret mahkemelerinde ve idareye karşı açılan manevi tazminat davaları İdare mahkemelerinde görülmektedir.
MANEVİ TAZMİNAT DAVASI NEREDE AÇILABİLİR?
Manevi tazminat davası HMK’nda yer alan yetki kuralları çerçevesinde açılmaktadır. Buna göre genel yetkili mahkeme gerçek kişilerde davalının yerleşim yeri mahkemesi, tüzel kişilerde tüzel kişi merkezinin olduğu yer mahkemesidir.
MANEVİ TAZMİNATTA ZAMANAŞIMI?
Kişisel hakkın zedelenmesinden ötürü açılan manevi tazminat davalarına ilişkin genel dava zamanaşımı süresi TBK m.72’de belirtilmiştir. Buna göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Ancak manevi tazminata neden olan eylem bir suçsa, ilgili suça ilişkin ceza kanunlarında daha uzun bir zamanaşımı öngörülmüşse söz konusu manevi tazminat davasının açılması bakımından ceza dava zamanaşımı süresi uygulanır.
Medeni Kanun Md. 178’e göre; Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan manevi tazminat davası açma hakkı boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA ISLAH DİLEKÇESİ İLE TAZMİNAT MİKTARI ARTTIRILABİLİR Mİ?
Manevi tazminat davasının açılmasının nedeni, hukuka aykırı fiilden dolayı kişide oluşan manevi tahribatın giderilmesini sağlamaktır. Manevi bir zararın maddi bir fayda ile giderilmesi ise mümkün değildir. Bu yüzden manevi tazminatın açılmasındaki yegâne amaç manevi tahribatın tatminidir. Yargıtay’ın yerleşik görüşüne göre manevi tazminat davası zenginleşme amacıyla açılamayacaktır. (YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2009/12632 E., 2011/1860 K. Sayılı İçtihadı) (https://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?t=181154) Bu durum manevi tazminat davasında ıslah kurumuna başvuru yapılıp yapılamayacağı hakkında büyük soru işaretlerine neden olmuştur. Zira ıslahla davanın başlangıcında talep edilen miktar dosyaya eklenen yeni delilere dayanılarak arttırılmaktadır. Bu durum hukuk mahkemeleri arasında görüş farklılıklarının doğmasına ve birbirinden farklı kararların verilmesine neden olmuştur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/5781 E., 2018/12498 K. sayılı kararıyla bu tartışamaya bir son vermiştir. İlgili karara göre dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminatın, ıslahla istenemeyeceği gibi, dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminat miktarı da ıslahla artırılamayacaktır. Böylece özel hukuk davalarında manevi tazminat dava açıldıktan sonra talep edilemeyecek veya yargılama devam ederken ıslahla manevi tazminat talebi arttırılamayacaktır.
Hukuk davalarında ıslah talebi sunulamazken idari davalarda biraz farklıdır. 2013 yılında İdari Yargılama Usulleri Kanununda yapılan değişikliklerden biri kanunun 16. maddesinde yapılan değişikliktir. İlgili değişikliğe göre idari yargılamada açılan tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir. Bu durum idareye karşı açılan manevi tazminat davalarında ıslah dilekçesi ile bir defaya mahsus olmak üzere manevi tazminat miktarının arttırılabileceğini göstermektedir.
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA FAİZ
Hukuka aykırı fiil neticesinde manevi zarara uğrayan tarafın manevi tazminat davası açması halinde tazminat talebiyle birlikte faiz talebinde bulunabilir. Ancak faize hükmedilebilmesi için kişinin dava dilekçesinde faiz talebinde bulunması zorunludur. Yargıtay vermiş olduğu kararlarında davacının manevi tazminat davasında faiz talebinde bulunmasına rağmen yerel mahkemenin faiz hakkında herhangi bir hüküm kurmamasını hukuka aykırı bulmuştur.
Bununla birlikte idari yargıda Danıştay’ın önceki tarihli kararlarında manevi tazminata faiz yürütülemeyeceğine hükmedilmişse de Danıştay bu görüşünden vazgeçerek idari yargıda görülen manevi tazminat davalarında faiz talep edilebileceği yönünde kararlar vermektedir.
MANEVİ TAZMİNATIN BELİRLENMESİNDE YARGITAY KRİTERLERİ?
Manevi tazminatın belirlenmesi açısından Borçlar Kanunu’nda hâkime takdir yetkisi verilmiştir. İlgili kanuna göre “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” Hâkim vermiş olduğu kararı bir gerekçeye dayandırarak açıklamak zorundadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/21-872 E., 2014/1086 K. ve 24.12.2014 tarihli kararında manevi tazminatın adalete uygun olması gerektiği, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek bir işlev taşıması gerektiği, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği, takdir edilecek miktarın elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olduğu ve zenginleşmeye yol açmaması gerektiği şeklinde hüküm kurulmuştur. İlgili karar gereğince de manevi tazminatın miktarının belirlenmesi için herhangi bir liste veya tarife olmadan tamamen somut olayın durumuna göre hâkimin, kanun ve Yargıtay kriterlerine göre manevi tazminat miktarının belirlemesi gerekmektedir.
Detaylı bilgi almak ve danışmanlık hizmetleri için iletişim bölümündeki bilgilerden Kocaeli avukatlık büromuz Av. Revşan Çiftçi Hukuk Bürosu'na ulaşabilirsiniz.
Comments